Antalya ve çevresi, tarih boyunca birçok farklı medeniyete ev sahipliği yapmış bir bölge olduğu için, burada bahsedilen yerler sadece başlıcalarıdır ve daha birçok küçük antik kent ve tarihi alan bulunmaktadır. Antalya ve çevresini ziyaret ederken, bu yerlerin her biri kendi içinde benzersiz bir deneyim sunar ve ziyaretçilere bu bölgenin zengin tarihini ve kültürünü daha iyi anlama fırsatı verir.
Aspendos Antik Tiyatrosu:
Roma dönemine ait bu tiyatro, mimari açıdan oldukça etkileyici bir yapıdır. Her bir detayı ince ince işlenmiş olan bu tiyatro, günümüzde hala etkinliklere ev sahipliği yapmaktadır. Tarihi dokusu ve akustik özellikleri ile ziyaretçilerini büyüler. Aspendos Antik Tiyatrosu’nda yapılan etkinliklere katılabilir, tarihin izlerini takip edebilirsiniz.
Kaleiçi:
Antalya’nın tarihi merkezi olan Kaleiçi, eski evleri, dar sokakları ve tarihi yapıları ile bilinir. Osmanlı ve Selçuklu mimarisinin izlerini taşıyan Kaleiçi’nde gezintiye çıkabilir, çeşitli hediyelik eşya dükkanlarından alışveriş yapabilir, tarihi Hadrian Kapısı’nı ve Yivli Minare’yi ziyaret edebilirsiniz.
Perge Antik Kenti:
Roma dönemine ait birçok yapıya ev sahipliği yapan Perge Antik Kenti, özellikle Stadyum, Tiyatro, Hamamlar ve Agora gibi yapıları ile dikkat çeker. Burada bir rehber eşliğinde tura çıkabilir, antik çağların izlerini sürebilirsiniz.
Side Antik Kenti:
Tarihi ve doğal güzellikleri ile öne çıkan Side, aynı zamanda bir sahil kasabasıdır. Antik tiyatro ve Apollo Tapınağı ile ünlü olan Side’de denize girebilir, antik kalıntıları ziyaret edebilir, çeşitli su sporları yapabilirsiniz.
Termessos Antik Kenti:
Dağın zirvesine kurulu olan bu antik kent, doğal güzellikleri ve tarihi kalıntıları ile göz doldurur. Tiyatro, nekropol ve tapınak gibi yapıları ziyaret edebilir, dağ yürüyüşü yapabilirsiniz.
Olympos Antik Kenti ve Yanartaş (Chimaera):
Antik kalıntılar ve doğal güzelliklerin iç içe geçtiği bu bölge, aynı zamanda bir plaj kasabasıdır. Antik kenti keşfedebilir, denize girebilir, Yanartaş’ta doğal gaz çıkışlarını gözlemleyebilirsiniz.
Phaselis Antik Kenti:
Hem tarihi hem de doğal güzellikleri ile dikkat çeken Phaselis, güzel koyları ve antik kalıntıları ile bilinir. Burada denize girebilir, antik kalıntıları ziyaret edebilir, doğa yürüyüşleri yapabilirsiniz. Antik kent, bir zamanlar önemli bir ticaret merkeziydi ve kalıntılar arasında bir agora, tiyatro, hamamlar ve bir akropolis bulunur.
Arykanda Antik Kenti:
Dağın yamacına kurulmuş, teraslarla düzenlenmiş bir Likya kenti olan Arykanda, eşsiz manzarası ve tarihi kalıntıları ile ziyaretçilerini etkiler. Burada bir tiyatro, stadyum, hamamlar ve bir nekropol ziyaret edebilirsiniz. Arykanda’nın konumu, ziyaretçilere nefes kesici bir manzara sunar.
Myra Antik Kenti ve Aziz Nikolaos Kilisesi:
Myra, Antik Roma dönemine ait kaya mezarları ve tiyatrosu ile bilinir. Aynı zamanda Aziz Nikolaos’ın (Noel Baba) piskopos olduğu yerdir. Aziz Nikolaos Kilisesi, Hristiyan hacılar için popüler bir destinasyondur. Tarih ve dini ilgi birleştiren bu yerleri ziyaret edebilirsiniz.
Patara Antik Kenti:
Likya’nın eski başkenti olan Patara, aynı zamanda Türkiye’nin en uzun kumsalına ev sahipliği yapıyor. Antik kentin kalıntıları arasında bir tiyatro, bir nekropol ve bir Roma hamamı bulunur. Antik kalıntıları ziyaret edebilir, plajda güneşlenebilir veya su sporları yapabilirsiniz.
Simena Antik Kenti ve Kekova:
Simena, denizle yarı batmış bir antik kenttir ve Kekova, su altında kalan kalıntıları ve güzel doğasıyla ünlü bir adadır. Simena’da bir kalesi ve mezarları görülebilir. Kekova’da ise tekne turlarıyla batık kenti görebilirsiniz.
Xanthos Antik Kenti:
Likya uygarlığının en önemli kenti olan Xanthos, tarihin birçok dönemine tanıklık etmiştir. Kentte bir tiyatro, nekropol ve anıtsal mezarlar bulunur. Xanthos’u ziyaret ederek bu antik kalıntıları keşfedebilirsiniz.
Tlos Antik Kenti:
Likya’nın en eski ve en önemli kentlerinden biri olan Tlos, kalıntıları arasında bir akropolis, tiyatro, stadyum ve hamamlar bulunur. Buraları ziyaret edebilir, tarihin izlerini sürebilirsiniz. Ayrıca, Tlos’un etkileyici konumu, ziyaretçilere dağların ve Xanthos Vadisi’nin panoramik manzaralarını sunar.
Letoon Antik Kenti:
Likya’nın dini merkezi olan Letoon, Zeus’un eşi ve çocuklarının annesi Leto’ya adanmıştır. Bu kutsal alanda, Leto’ya ve onun ikiz çocuklarına Apollo ve Artemis’e adanmış üç tapınak bulunur. Letoon, UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alır ve arkeoloji ve mitoloji meraklıları için mutlaka görülmesi gereken bir yerdir.
Saklıkent Kanyonu:
Antalya’nın doğusunda bulunan bu doğa harikası, Türkiye’nin en büyük ikinci kanyonudur. Yaz aylarında kanyonda serinleyebilir, doğa yürüyüşleri yapabilir ve rafting deneyebilirsiniz.
Köprülü Kanyon Milli Parkı:
Bu alan, hem doğa severler hem de outdoor sporlarına ilgi duyanlar için ideal bir destinasyondur. Rafting, trekking ve kamp gibi aktiviteleri burada yapabilirsiniz.
Antalya Müzesi:
Bu müze, Antalya bölgesinin zengin arkeolojik kalıntılarını sergilemektedir. Müze, 13 sergi salonu ve bir açık hava galerisine sahip olup, Helenistik, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine ait birçok eseri içerir.
Yivli Minare:
Selçuklu dönemine ait bu minare, Antalya’nın simgelerinden biridir. 38 metre yüksekliğindeki bu minare, mavi ve turkuaz çinilerle süslüdür ve üzerinde 90’a yakın yiv bulunur.
Hadrian Kapısı:
Roma İmparatoru Hadrianus’un Antalya ziyaretini anmak için 130 yılında yapılmış olan bu üçlü kapı, günümüzde hala ayakta durmaktadır. İmparatorun ziyaretini kutlamak için yapılan bu kapı, Roma mimarisinin güzel bir örneğidir.
Karain Mağarası:
Antalya’nın kuzeyindeki bu mağara, Türkiye’nin en eski yerleşim yerlerinden biridir. Paleolitik, Mezolitik, Neolitik ve Kalkolitik dönemlere ait kalıntılar içeren Karain Mağarası, tarih öncesi dönemlerdeki yaşam hakkında bilgi verir. Arkeologlar, mağarada yaptıkları kazılarda birçok tarih öncesi eser bulmuşlardır. Bu mağarayı ziyaret ederek, insanlık tarihine dair bir yolculuğa çıkabilirsiniz.